Merhaba dostlar. Birkaç gündür
normalleşmeye çalışıyorum, olmuyor.
Huzursuzum. Artık haberlere
bakmamaya çalışıyorum. Her
yerde acı, gözyaşı. Baktıkça, bir
girdap gibi çekiyor içine. Kendimi
alamıyorum. Bunda biraz, birşey
yapamamış olmanın da katkısı var.
İstedim. Daha ilk saatlerde oraya,
oralara gitmeyi çok istedim. Ancak
geçirdiğim kaza nedeniyle biraz ağrılarım,
sızılarım vardı. Oralara gidip
de sorun çözmede bir işin ucundan
tutmak yerine, sorun çıkarma korkusuyla
geri durdum gidemedim.
Sanırım bu içimdeki yangını, ızdırabı
daha da büyütmekte...
Ancak çalışmak zorundayız. Hele
şimdi çok daha fazla çalışmak
zorundayız. Dün birse, bugün iki.
Daha akıllı, daha temkinli, daha
çok. Hem yaralarımızı sarmak, hem
de daha güçlü olabilmek için, yarına
daha fazla güven ve umut duyabilmek
için daha çok çalışmalıyız...
İşte bu düşüncelerle acılardan, haberlerden
biraz uzaklaşmaya, yapmam
gerekenlere yoğunlaşmaya
çalışıyorum. Artık ne kadar olursa.
Sizler de kusuruma bakmayın. Bu
ortamda benim de bu acıların dışında
birşeyler konuşmak içimden
gelmiyor. Ama dediğim gibi, bir şekilde
hayatı normal akışına döndürmek
zorundayız.
Tabii ki unutmadan, yok saymadan,
hiçbir şey olmamış gibi davranmadan.
İlk günlerdeki seferberlik ruhunu
daha uzun bir zaman terketmeden...
Rabbim, yitirdiğimiz tüm canlarımıza
rahmet, yakınlarına sabır, dayanma
gücü ve yaralılara şifa versin...
KASTAB ve GELECEĞİMİZ...
Sanırım Kastamonumuz için en
sağlıklı, en akıllı ve iktisadi açıdan
en güçlü geleceğin turizmde olduğunun
hepimiz farkındayız.
Her ne kadar zihinlerimizdeki “turizm”
kavramında ortak bir noktada
buluşamamış olsak da, biçim
ve yöntem bakımından kafalarımız
hayli karışık olsa da, umudumuz
turizmde.
Turizm konusunda en büyük sorunumuz
ise, böylesine önem verdiğimiz
bir konuda şehrimizin ortak
aklını yansıtacak, birleştirici bir organizasyona
sahip olamamamız.
Gerek kamu, gerekse sivil birçok girişimin,
ortak bir koordinasyondan
uzak, birbirinden habersiz, çoğunlukla
konunun asıl potansiyelini ve
fırsatlarını değerlendiremeyen ve
maalesef çoğu zaman da uzun vadeli
gerçek değeri zadeleyen bir netice
ile sonuçlanması, bizi bu yolda
zayıflatan, geciktiren en büyük etkenlerden.
Amiyane bir tabirle; hepimiz farklı
havalardan bir melodi tutturmuş
gidiyoruz. Kimse diğerinin sazına
kulak vermiyor. Tam tersine kendi
melodisini baskın çıkarabilmek
için enstrümanın
tellerine abanıyor da
abanıyor.
Sonuç... GÜRÜLTÜ.
İşte bir süre önce, bu
soruna çözüm olabilme
umudu taşıyan önemli
bir organizasyon, yapı
kuruldu şehrimizde.
Dağınıklığımızı toparlayabilecek,
bize ortak bir rota, bir yol haritası
oluşturabilecek bir oluşum.
KASTAB. Yani Kastamonu Turizm
Alt Yapı Birliği.
Sayın Valimiz Avni Çakır Bey’in önderliğinde
kurulan Kastab’ın amacı,
Kastamonu geneli ortak turizm
yol haritasının belirlenmesi, yapılan
çalışmaların denetlenmesi, her
türlü tanıtım çalışmalarının organizasyonu
ve takibi olarak özetlenebilir.
İnanıyorum ki, bu oluşum ile beraber,
hem merkez, hem de ilçelerin
kendi başlarına yaptığı çalışmaların
gücünün birleşimi ile ortaya
çıkacak enerji, birbirinden bağımsız
ve habersiz şekilde yapılan çalışmaların
toplam enerjisinden kat be
kat güçlü olacaktır.
Bu süreçte, şehrimizin turizm geleceği
açısından çok ama çok önemli
olduğunu düşündüğüm bir konuda
da, daha hızlı yol alabilme fırsatımız
doğmuş bulunmaktadır.
Uzun zamandır gerekliliğini savunduğum
ve bu konuda kendimce
birşeyler yapma gayreti güttüğüm;
detaylı Kastamonu Turizm Envanteri’nin
çıkartılması.
Büyük - küçük demeden tüm değerlerin
ortaya çıkarılması, listelenmesi,
organize edilmesi ve bu
değerler arası etkin rotaların hazırlanması.
Ve bu rotaların “Kastamonu Turizmi”
hizmetine sunulması...
İşte Sayın Valimiz Avni Çakır Bey’in
takdirleri ile, ben de bu birlik içerisinde,
bahsettiğim bu amaca hizmet
edebilecek küçük bir görev
üstlenmiş bulunmaktayım.
KASTAB’ın da sponsorluğu ile,
uzun zamandır çeşitli sebeplerle
ara verdiğim projeme yeniden başlayabildim.
Adım adım Kastamonu. Köy köy,
şehir şehir Kastamonu. Büyük küçük
demeden tüm değerlerine şahit
olma ve onları ortaya koyabilme
çalışması.
Ayak basmadık yer kalmayıncaya
kadar tüm Kastamonu cağrafyasının
derli toplu keşfi ve kayıt altına
alınması fırsatı.
Evet dostlar...
Suzi ile birlikte biz yeniden Kastamonu
yollarındayız.
Bir bakıma haritayı yeniden
çiziyor ve Kastamonu
Kültür ve Turizm
haritasını oluşturuyoruz.
Bölge bölge, ilçe ilçe, köy
köy...
Sizlerden ricam, büyük
küçük demeden bildiğiniz
tüm değerlerimizi
bize yazmanız.
Verdiğiniz bilgileri rotalarımıza ekleyecek
ve ilk fırsatta gidip görecek
ve kayıt altına alacağız.
Yaklaşık 6 yıl önce yola çıktığım bu
amaç için önemli bir noktaya gelmiş
olmak benim için oldukça sevindirici
açıkçası.
Öncelikle, takdirleri ile gerçekten
önemli olduğunu düşündüğüm bu
birlik içerisinde bana hizmet etme
fırsatı tanıyan Sayın Valimiz Avni
Çakır Bey’e çok teşekkür ediyorum.
Yine başta birlik müdürümüz Tuncay
Sönmezışık olmak üzere, birlik
içerisinde yer alan belediye başkanlarımıza
ve tüm görevlilere de
teşekkür ediyor, birliğin amacına
ulaşması için duacı olduğumu belirtmek
istiyorum.
Dostlar; sahip olduğu değer çeşitliliği
ve zenginliği ile bize bahşedilmiş
bu kutlu coğrafyayı koruyarak
hızlı bir şekilde iktisadi ilerleme
kaydedebileceğimiz tek alan turizmdir.
Tabi bunu da ancak koruma öncelikli,
akıllı, etkin turizm planlamaları
ile sağlayabiliriz.
Turizm içerisinde, Kastamonumuzu
koruyarak ilerletebilmemizin en
sağlıklı yolu da, genel kitle turizminden
ziyade branş, alan turizmine
yönelmek ve bu doğrultuda
çalışmalar yapmaktır.
Kastamonumuzun gerek antik hikayeler
açısından, gerek doğa ve
macera turizmi açısından, gerek
kültür ve dini turizm açısından sağlıklı
bir şekilde uygulayabileceğimiz
bir çok model fırsatı bulunmaktadır.
Görüyorum ki bu konuda yapılmak
istenen birçok çalışma, proje, uygulama,
halkımızın duyarsızlığı ve
bilinçsizliği nedeniyle sonuca ulaşamamaktadır.
Kastamonu olarak bizler turizm
altyapısına zaten sahip bulunmaktayız.
Kastamonuda turizmi geliştirmek
için mega projelere, devasa yatırımlara
ihtiyacımız yok.
Tek ihtiyacımız olan şey, elimizin
altında bulunan değeri ve gücü farkedebilmek.
O değeri küçük dokunuşlarla toparlamak,
sunmak, sunabilmek.
İş adamlarımıza ve STK’larımıza
sesleniyorum. Gelin hep birlikte bir
seferberlik başlatalım. Yarını değil,
yarınları düşünen, hesaplayan
planlar ve projeler üretelim. Devletimizle,
kurumlarımızla işbirliği
yapalım. Halkımızı bilinçlendirecek,
ikna edecek çalışmalar, etkinlikler
yapalım. Biliyorum, birçok iş adamımız
memleketini çok sevmelerine
rağmen yatırım yapmaktan uzak
duruyor. Bunda haklı oldukları gerekçeler
de var elbette. Yaşanmış
tecrübe ve deneyimlerle sabit ki,
toplumuzdaki fitne ve haset insalarımızı
kendi topraklarına yatırım
yapmaktan uzak tutan en büyük
etkenlerden.
Ancak bu kutlu coğrafyayı “bizim”
olarak koruyup geliştirmek istiyorsak,
her türlü olumsuzluğa rağmen
yılmadan, küsmeden çalışmak ve
bir şekilde başarmak zorundayız.
“Kastamonu çok yakın zamanda
büyük bir turizm merkezi olacak.
Ancak Kastamonulular bunun neresinde
olacak?”
Bu değerlendirmeyi önemli bir büyüğümüzden
birkaç yıl evvel bizzat
işittiğimde, çok fazla anlam verememiştim.
Ancak gelişen süreçte
gördüm ki; bu değerlendirme çok
ama çok önemli bir uyarıyı yapıyor
bizlere.
Eğer gerçekten memleketimizi seviyorsak,
şahit olduğumuz olumsuz
örnekler gibi bu kutlu coğrafyanın
da kurban gitmesini istemiyorsak,
hiçbir sebep, haklı bile olsa mazeretimiz,
bahanemiz olamaz, olmamalı.
Haydi “bir buçuk iki milyon” Kastamonulu,
memleketine sahip çık...