Nasrullah Gazetesi - Kastamonu HaberleriNasrullah Gazetesi
HV
01 NİSAN Cumartesi 23:24

Ilgaz’ın Ardında Kalmak

Fatma Bölükbaş
Fatma Bölükbaş
Giriş Tarihi : 22-02-2023 11:10

“Ilgaz Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısın” diye başlar şarkı.

“Ilgaz’ın Ardında Kalmak” sözü aslında Kastamonu’nun gelişmemişliğini, ulaşılmazlığını anlatmak için kullanılmış yıllarca. 

Ilgaz’ın öteki yüzü, bazen Ilgaz’ın eteğinde sisler altında umutsuzluklar içinde kalmış biz Kastamonululara umut olur. Çankırı’ya doğru yol alırken bazen şehre dair omuzlarınızdaki tüm yükler kalkıverir. Hafiflemiş hissedersiniz kendinizi. Ilgaz’ın öbür yüzüne doğru yol almak dahi sizi farklı bir insan yapmıştır bile. Farklı diyarlara doğru yol almak özgür kılar sizi.

Yıldıztepe Yurduntepe ile yarışır, çoğu zaman da önde gider.

***

Ilgaz, yüceliğini bize şu günlerde bir kez daha gösteriyor. Kaya kütlesi olan Ilgaz bizi depremden koruyor.

Dünyanın en hızlı hareket eden ve en aktif sağ-yanal atımlı faylarından biri olan Van Gölü’nden Saros Körfezi’ne kadar uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı Kastamonu’nun da güneyinden geçiyor.

Prof. Dr. Ahmet Ercan deprem bakımından Türkiye’nin en güvenli illeri arasında Kastamonu’yu da gösterdi ama biz biliyoruz ki biz deprem bölgesindeyiz.

Tarihte, Tosya ilçemiz büyük bir deprem yaşadı. 27 Kasım 1943 tarihinde yerel saat ile 00.20'de Tosya 7,2 büyüklüğünde yıkıcı bir depremle sarsıldı. Şehir merkezinde de bazı binaların yıkılmasına sebep olan bu deprem, 4 bin can kaybına neden olmuştu. Daha geçtiğimiz Cumartesi gecesi 02.42’de merkez üstü Tosya İncebel olan 3,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Tosyalılar sokaklara döküldüler. Kastamonu’da da hissedenler oldu bu depremi.

 

***

Ilgaz ana kaya.

Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesi merkezli meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki ve Kahramanmaraş Elbistan merkezli meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Tv366’da yayınlanan “Kafa Dengi” Programı’na katılan ve söylemlerini gazetemiz sayfalarında da haberleştirdiğimiz, Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlileri Mehmet Uğur Yılmazoğlu ve İhsan Türkel hocalar Ilgaz Dağ silsilesinin arkasında olmamızın Kastamonu’yu depreme karşı güvenli kıldığını, bu dağ silsilesinin bize gelecek deprem kuvvetini yüzde 20-30 oranında indirgeyeceğini, Ilgaz’ın ana kaya olduğunu ve oradan bize bir fay hattının da gelmesinin mümkün olmadığını, bu durumun da il olarak bizi depreme karşı avantajlı kıldığını için Kastamonu bir nebze güvenli bölge olabilir dediler. Ama şunu da eklediler. “Biz depreme hazırlıklı bir il değiliz. Kastamonu 6 şiddetinde bir deprem de üretebilir!”

***

Kuzey Anadolu Fay Hattı Kastamonu’nun da güneyinden geçiyor. Kastamonu il sınırlarının yaklaşık yüzde 50’si birinci derece deprem bölgesinde.

Depreme nasıl hazırlıklı olacağız?

Öncelikle evlerimizin depreme dayanıklı olup olmadığının denetimini yaptıracağız. Riskli yapılarda oturmayacağız.

Yeni yapılan evleri depreme dayanıklı yapacağız. Cami minarelerinin boyunu geçen evler yapmayacağız. Gazetemiz imtiyaz sahibi İrfan Salcı, depremzedelere yardımcı olabilmek için gittiği ve 10 gün kaldığı Hatay’dan katıldığı “Pazartesi’den Pazartesi’ye” yayınında; “3 katın fazlası bu ülkeye haram!” demişti. Evet, gerçekten de öyle.  Oysaki az katlı binalarla dolu mahalleler insana daha bir huzur verir. Eskiden bizim böyle mahallelerimiz vardı.

Ama biz kimlikli şehrimizde neler yaptık? Sağlam zeminli mahallelerimizi terk ettik. Bahçe içinde dubleks evlerin olduğu siteleri ağaçları ile birlikte yıktık yerine gökdelenler diktik. Bir de altlarına koca koca dükkânlar yaptık.  Bu apartmanların kolanları ne durumda acaba?

Deprem bölgesinde altına dükkân yapılan binaların kolonları kesilmiş ve çoğu evler bu yüzden yıkılmış. 
Böylesine çok katlı binalara çok mu ihtiyacımız var bizim? Hayır yok. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum son açıklamasında “altı dükkân, üstü daire dönemi sona eriyor” dedi. Çok doğru bir karar. Ne yazık ki bazı şeyleri başımıza gelmeden anlayamıyoruz, dikkat etmiyoruz.

Bir binada bodrum katın olması önemli. Acaba kaç apartmanda bodrum kat kaldı?

Şehrimizde sit alanlarında yapımına izin verilen 6 katlı binalar ve cadde boyundaki kaçak katlı binalar ne zaman yıkılacak?  Bu binaların hangileri olduğunu herkes çok iyi biliyor.

***

Ilgaz bizi koruyor da binalar bizi ne kadar koruyor? Her zaman dediğimiz gibi deprem değil, binalar öldürüyor. Malzemeden çalan müteahhitler, bunların denetimini yapmayan yetkililer öldürüyor. Yanlış zemine kurulan şehirler yok oluyor. Biz bir deprem ülkesiyiz. Bunu kabul edip, ona göre hareket edeceğiz. Alüvyonlu alanlara, tarım arazilerine, gevşek zemine, humuslu toprağa, fay hattının üzerine ev yapmayacağız.  Temelleri doğru zeminde derin atacağız. TOKİ’nin yaptığı evler yıkılmadı. TOKİ’nin yapım şeklini örnek alacağız belki de kendimize.  Sadece kendi evimiz değil; iş yerlerimiz, arkadaşlarımızın evleri, lokantalar, üniversiteler, kültür merkezleri, konferans salonları, alışveriş merkezleri her yer ama her yer depreme dayanıklı inşa edilmeli. Bu, bir milli politika haline getirilmeli. Konuyla ilgili devlet standartlar getirmeli. Şehrimizdeki binalar da denetimden geçirilerek gereği yapılmalı. Geç kalınmış kentsel dönüşüme ada bazlı, mahalle bazlı bir an önce başlanmalı. Çünkü nerede depreme yakalanacağımız belli olmaz. Kastamonu Üniversitesi ilk adımı üniversitenin en eski yapılarından Eğitim Fakültesi’ni kararlıkla ve ivedilikle tahliye ederek attı.

MTA Raporu’na göre 2001 yılında dere kenarındaki yapılaşmanın acilen durdurulması istenmiş. Konuyla ilgili bir çalışma yapılmadığı gibi daha da yüksek katlara izin verildi. Hâlâ daha kat artışlarına belediye meclisi onay veriyor. Bu veballeri nasıl alıyorlar, anlamak güç. 

***

Depreme karşı ülkemizde de binalarda raylı sistemin uygulanması gerekiyor. Bu sistem daha çok hastanelerde uygulanıyormuş. Bizim yeni yapılan Rehabilitasyon Hastanemizde raylı sistem uygulanmış. Bu gerçekten sevindirici bir durum.

Deprem olduğunda bina depremle aynı şiddetle sallanırsa bina yıkılıyor. Konunun uzmanları çeşitli yapı teknikleri ile binanın salınımını azaltmaya çalışıyorlar artık. Kolonlara sismik izolasyon koymak da bunlardan biri. Japonlar bunu yapıyorlar.  Herkes mimar- mühendis havasında kafasına göre ev yapamamalı. Köyler de dahi böyle olmalı bu durum. Önüne gelen de müteahhit olamamalı, bunun da şartları olmalı. Bu şekilde biçimsiz binalar yapılamayacağı gibi depreme dayanıklı, bilimin ve aklın ışığında yapılmış binalar hayatımızda olur. Evlatlarımız sağlıklı binalarda hayatlarını sürdürürler. Küçücük yaşlarında afetler yaşayıp, oradan oraya savrulmazlar…

***

Binalarda kolonlara, kirişlere, duvarlara müdahale etmeyeceğiz. Duvarları yıkıp cam açmayacağız. Balkonlara, çatılara çıkmalar yapmayacağız. Oturma amacı ile yapılan binayı dükkâna çevirmeyeceğiz.  Ne yazık ki bizim insanımızda bu vardır. İlk yapıldığında farklı olan eve sonradan birçok eklemeler yaparlar. Bununla ilgili de ayrı bir denetim mekanizması lazım. Bizim iskân verildikten sonra binalarımızda ne belediyeler, ne merkezi yönetim ne de çevre şehircilik denetim yapmıyor. Birçok eski bina dış cephe olarak güzelleştiriliyor ama taşıyıcı sistem olarak aslında onlara ek yükler bindiriliyor. Daha kötü hale getiriliyor. Bunları da bir değerlendirmek lazım.

Yıkılan binaların çoğunluğu kolon ve kiriş bağlantılarının iyi olmamasından, yumuşak kat, yerde sıvılaşma ve taşıma gücünün düşmesinden, zemin ve temelin sağlam olmamasından kaynaklandı. İnsanlar milyonluk evlerin enkazında kaldılar. Usulüne uygun olarak yapılan binalara ise bu yıkıcı deprem bile bir şey yapamadı. Hepimiz örneklerini gördük.

Ve tabi ki imar affı ülkemizin 10 ilini yıkan bir karar oldu. Deprem affetmedi.

Mimar Sinan’ın dehası ile yapılan binalarsa yıkılmadı.

Bir Türk atasözü şöyle der; “OBA’YI TUTAN BEY’DİR, YER’İ TUTAN DAĞ’DIR”.
Sevgili ILGAZ, biz senin ardında kalmaktan memnunuz!

Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın.

_____________________________
OBJEKTİFİME TAKILANLAR

YORUMLAR