Nasrullah Gazetesi - Kastamonu HaberleriNasrullah Gazetesi
HV
01 NİSAN Cumartesi 23:57

Kamunun ekonomideki payı

Serkan DİLEK
Serkan DİLEK
Giriş Tarihi : 21-02-2023 10:34

 

Yazıma başlamadan evvel depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, vefat edenlere Allah’tan (cc) rahmet diliyorum.

15 Şubat 2023 günü tüm TV kanalları ortak yayınla deprem mağduru vatandaşlarımız için yardım kampanyası düzenledi. Stüdyoda telefon başlarına geçen ünlü sanatçılar ve kişiler yardım yapmak isteyenlerle konuştular. Yardım yapmak isteyenlerin bir kısmı özellikle büyük çaplı yardım yapanlar canlı yayına bağlandılar. Bu kampanyaya büyük çapta bağış yapanları aşağıda listeledim.

 

TC. Merkez Bankası: 30 milyar TL

Ziraat Bankası: 20 milyar TL

Vakıfbank: 12 Milyar TL

Halkbank: 7 Milyar TL

Türkcell: 3,5 Milyar TL

Cengiz Holding: 3 Milyar TL

Turk Telekom: 2 Milyar TL

Borsa İstanbul: 2 Milyar TL

Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik: 2 Milyar TL

THY: 2 Milyar TL

Baykar: 2 Milyar TL

TMSF: 2 Milyar TL

Emlak Konut: 1 Milyar TL

Ziraat Katılım: 1 Milyar TL

Kalyon holding: 950 Milyon TL

Turkuvaz Medya: 700 Milyon TL

 

Listede bir şey dikkatinizi çekti mi? Eğer devlet kurumlarının listede ağırlıklı olarak yer aldığını fark ettiyseniz tamamdır. En yüksek yardımı yapan özel sektör şirketi Turkcell ise 3,5 milyar TL. yardım yaptı. Sonra 3 milyar TL ile Cengiz Holding ve 2 milyar TL ile Baykar, 950 milyon ile Kalyon holding ve 700 milyonla Turkuvaz medya geliyor. Diğerlerinin hepsinin kamu kurumları olduğu dikkati çekiyor. Ülkemizin en büyük sermaye gruplarından Koç ve Sabancı holdingleri ne yapmış? Onları internetten araştırdığımızda ise depremzedelere yönelik ikişer milyar TL yardım yaptıkları ile ilgili medya haberlerine rastlıyoruz. Kamu kesimi bankalarının yardımları yukarıda görülüyor. Özel sektör bankaları canlı yayına çıkmadılar ama medya haberlerine göre İş Bankası 1 milyar, Akbank 650 milyon, Yapı Kredi bankası 580 milyon ve Denizbank 350 milyon TL katkıda bulunmuş. Türkiye’nin en büyük sanayicilerinin bulunduğu TÜSİAD deprem destek ağı oluşturduğunu açıkladı ve internet sitesinde çok sayıda makine ekipmanın bölgeye sevk edildiğini, tırlarla (çadır, ısıtıcı, gıda, su, giysi, battaniye vb) yardım malzemesinin gönderildiğini belirtmiş. Ancak bu yardımların miktarları şeffaf biçimde ifade edilmemiş, muhtemelen onlar da gelirlerine göre mütevazı yardım yaptılar. Demek ki Türkiye’de özel sektör depremzedelere yönelik yeterince yardım yapmamış. Düşünün Avrupa’nın en büyük otobüs ve çimento üreticileri arasında sayılan Koç ve Sabancı bile sadece ikişer milyar katkı sağlamış. Özel sektörün depremzedelere yönelik yardımlarının oldukça mütevazı düzeyde kaldığı gerçeğini burada birinci gözlem olarak tutalım.

İkinci gözlem ise deprem bölgesinde inşa edilen TOKİ’lerin zarar görmemesi hatta evdeki tabakların bile devrilmemesi… Buna karşılık özel kesim müteahhitleri tarafından yapılan binalar arasında çok sayıda çöken, yıkılan bina oldu. Örneğin; Hatay’da yıkılan Rönesans Rezidans sitesini ele alalım. Rönesans Rezidans isimli bir site yapılıyor. Bu site “Cennetten bir kare” sloganıyla pazarlanıyor. Hatta satış yapılırken “Depremde asla Yıkılmaz” gibi iddialı cümleler bile kurulmuş. Aklınıza Titanic gemisi geldi mi?  Hatay’ın en pahalı sitelerinden biri olarak biliniyor. Müteahhit te Mimarlar odasının eski başkanı… Hani “havalimanlarında kuşlar uçakları düşürecek”, “15 Temmuz köprüsü rüzgarda yıkılır”, “Marmararay su alıyor” gibi bilimsel (?) itirazlarda bulunanların çok sevdiği oda var ya, işte onun eski başkanı. Yani arkası da kuvvetli… Öylesine güçlü ki Hatay belediye başkanı halen televizyonlarda müteahhidi savunabiliyor. Binada 8 sene oturan sakinlerden bazıları havuzların çatladığını, otoparkta engebeler oluştuğunu görüyor ve binanın kayıp kaymadığının araştırılmasını istediğinde site yönetimi gülüyor, alay ediyor. Aynen Titanic gemisinde filika sayılarının yetersiz olduğunu söyleyenlerle alay edildiği gibi… Sitede Hatay’ın önemli isimleri ünlü futbolcular, sanayiciler yani tuzu kurular oturuyor. Sonuçta depremde sitenin etrafındaki tüm ucuz binalar sapasağlam dururken bu pahalı site tuzla buz oluyor. Müteahhit, Karadağ’a kaçmak için havaalanına geldiğinde Özel kuvvetlerin yaptığı operasyonla yakalanıyor. Hollywood, batan Titanic gemisi ile ilgili binlerce film yapıldı. Yani Türk film yapımcılarına duyurulur. İkinci gözlemimiz ise TOKİ konutlarının sağlam ama özel sektör inşaatleri arasında yıkılan çok sayıda bina olduğu görüldü.

Bu iki gözlemi not aldık. Birincisi; özel sektör depreme yönelik yardımda kamunun gerisinde kaldı. İkincisinde kamunun yaptığı TOKİ konutları sağlamken özel sektör konutları arasında çok sayıda yıkılan bina oldu. İktisat tarihine baktığımızda kimi zaman devletin ekonomideki payının artması gerektiğine inananların (Keynesçiler) kimi zaman da devletin ekonomideki payının düşük tutulması gerektiğine inananların (Parasalcı/monetarist) ön plana çıktığını görüyoruz. Tarihe yön veren önemli olaylar bu rekabeti etkiliyor. 1929 krizi çıkınca “devlet ekonomiye müdahale etmemeli” diyenlerin yanıldığı düşüncesi ile Keynesçiler ortaya çıktı ve devletin müdahalesini savundular. Onlar hakim duruma geçince 1970’li yıllardaki kriz ortaya çıktı ve bu sefer devletin müdahale etmemesini savunanlar hakim duruma geldi. Şimdi ise önce 100 senede bir görülen bir pandemi yaşandı. Sonra Rusya-Ukrayna savaşı gibi görünen ama aslında 3.Dünya savaşı olan olay karşımıza çıktı. Şimdi de 250 senede bir görülen deprem karşımıza çıktı. Yani son 4-5 senedir bayağı olumsuzluk yaşadık. Son yıllarda özelleştirmeyi, devletin müdahale etmemesini savunan iktisatçıların sayısal açıdan ağırlıklı olduğunu ve önemli makamlarda da onların olduğunu görmüştük. Ama son 4-5 senedir yaşanan olumsuzluklar ise artık İslam ekonomisi ile Keynesçi ekonomi yanlıları arasında bir mücadelenin başlayabileceğini gösteriyor. Okurlar için kısaca Keynesçi ekonomi ve İslam ekonomisi hakkında bilgi vereyim. Keynesçi ekonomi, devletin çeşitli durumlarda (talep eksiği, ekonomik kriz, doğal afet vb) ekonomiye vergi indirimi, kamu harcaması (iktisatçılar bunlara maliye politikası diyor) biçiminde müdahale etmesini savunuyorlar. İslam iktisatçıları ise devletin üretim yapmamasını ama piyasayı ciddi biçimde denetlemesini (Çarşı ve pazarı denetleyen muhtesibler), vakıfların kurulması ve desteklenmesini savunuyorlar. İHH, Beşir, Ensar, Damladan Deryaya, Hüdayi, Diyanet, Umut Kervanı, İsmailağa, İFAM, Hayder, AGD vb. dernek ve vakıfların da yoğun biçimde deprem bölgesine yardım taşıdıkları görülüyor.

Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi deprem sonrasında on ilde büyük inşaat seferberliği başlayacak. Hatta olası İstanbul depremi nedeniyle İstanbul ve civarında da kentsel dönüşüm hızlanacaktır. İnşaat sektörü canlanacak ve bu da ekonomik büyüme üzerine olumlu yansıyacak. İnşaat sektöründe görülen canlanma ise kendisine bağlı ikiyüzden fazla yan sektörü de etkileyecek, istihdamı da artıracaktır. Ancak tabi ki Gaziantep başta olmak üzere on ildeki sanayi kuruluşlarının gördüğü hasar, kalifiye eleman kayıpları gibi unsurlar da ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle 2023 ilk 6 aylık ekonomik büyüme verisi düşük gelebilir ama daha sonra ekonomik büyüme rakamları hızlanacaktır. Ekonomik büyüme ile ilgili kısa bir not verdikten sonra gelelim konumuza. Bu on ildeki inşaat seferberliği TOKİ’nin öncülüğünde olacak gibi görülüyor. Bu da kamunun ekonomideki payının artmasına neden olacak. Ama bundan sonraki süreçte Keynesçi iktisatçılar ile İslam iktisatçıları arasındaki rekabetin yoğunlaşacağını, parasalcı iktisatçıların bir miktar mevzi kaybedeceğini söyleyebiliriz. Tabi Rusya-Ukrayna savaşının sürmesi, Çin’den gelebilecek yeni pandemi haberleri, yeni doğal afet ihtimalleri devletin ekonomideki payının artma ihtimalini ve Keynesyenler-İslam ekonomistleri arasındaki rekabeti hızlandırabilecektir.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR